Derince Mutlu Son

Derince Mutlu Son

Derince Mutlu Son

kız utangaçlığının tüm onurunu taşıyan ve aşığımınkinden

daha yansız gözlerin bile ayrımsayamayacağı bir hava

içindeydim. Endişelerim bana şaşkınlık ve çekingenlik havası

veriyordu, aşığım dememe izin verin çünkü bize karşı olan Derince Mutlu Son

zayıflıkları yüzünden kullanılan “ahmak” deyimini erkekler

için çok sert bir yaklaşım olarak görüyordum.

Bay Norbert’ın önceden belirttiği arzusuna uygun olarak,

kadın Cole iyice aydınlatılmış odasında, bu şeklinde durumlarda

erkeğin keyfine ilk kez teslim edilen genç hanımlara

söylenmesi adet olmuş eski söz kalabalığını yapmış olduktan sonrasında

bizi sadece bıraktı. Halen giyinik olan Bay Norbert sabırsızca

yatağa atladı, bense kafamı yorganın altına sokmuştum.

Öpmek üzere dudaklarıma ulaşması sırasında bile kendimi

uzun süre savundum. Bu durumda sahte bir erdemin

gerçeğinden daha büyük bir çöküş ve direnç doğurduğu öyle

doğruydu ki. Oradan göğüslerime ulaşmaya çalıştı ve ben

bunu hisseder hissetmez dişimle tırnağımla mücadele etmeye

giriştim. Ta ki boğuşmaktan yorgun düşüp belki de yatağa

yanıma geldiğinde daha olumlu bir izlenim bırakmak

Derince Mutlu Son

istediğinden giysilerini biranda sıyırıp atıncaya ve yorganın

altına girinceye dek mücadelem sürdü.

memnunluktan, kendini daha fazla tatmin edemezdi, bu

kolayca görülüyordu. Her şey gerçek haliyle sergilense aynı

hazzı tadamayacağı çok kesindi. Yatışmış ve bir boşalmayla

rahatlamış olduğundan yeni denemesine katlanmam için beni

sakinleştirmeye, yüreklendirmeye, sevinç ve sabır vermeye

çalıştı. Vücudumun her noktasını inceleyip hayal edebileceği

tüm görüş ve dokunuş tahriklerinden topladığı güçle yine

hazırlanmaya başladı ve benden duyduğu memnunluğu, övgü Derince Mutlu Son

ve öpücüklerle açıkladı. O aç gözlü yara-mazlıklarıyla hiçbirnoktamı es geçmedi, yine de kuvveti o denli çabuk geri

gelmemişti kapıyı bir defadan fazla zorladığını hissettim.

Beni bilgisiz ve acemi sandığı için kendi güçsüzlüğünü farketmediğimi düşünüyordu, oysa onun ne kadar başarısız

bulunduğunu görebiliyordum. Yeniden güç-leninceye dek uzun

süre beni yordu ve o süre onu öyle soluk soluğa bırakıp,

kendimden uzak tuttum ki içeri süzülmekte hiçbir barizilerleme kaydedemeden tekrar terleyip, yoruluvermişti.

Böylece girişimin yarı yoluna bile, çekiyor göründüğüm

acının korkunçluğundan devamlı ağlanıp sızlanırken anca

sabaha karşı erişebildi.